Readingli bu yetenek abidesi gençler her ne kadar medya onları yüzüstü bıraksa da yaptıkları müzik türünün hakkını en iyi şekilde verdiler! Bu ayki eskici konuğumuz Slowdive.
biyografi
En Eski
Kapını çalıyorum ey okuyucu, bir borcu ödememe tanıklık et diye. Her ne kadar ödense de, eksik kalacak bir borcu azaltmama yardım et diye. O bana erken, ben ona geç kalsam da “Ben de buradayım” diye…
Tanımlanması zor bir tür icra eden The Feelies, müzik dünyasının Locus Solus’u olmaya devam ediyor. Bu külliyatı yalayıp yutmuş çevrelerin gıptayla baktığı, yalın, yıldız olma derdi olmayan, ağırbaşlı, ilham veren ve buna rağmen taklit edilemez bir grup. 80’li yılların aort damarı ve türünün tek temsilcisi The Feelies bu ay bizlerle.
Fotoğraf! Resim ile kıyaslanmaktan kurtulamayan bu alanda üretim kısıtlıyken ve fotoğraf çekmek, çektirmek giderek popülerleşiyorken ortaya bir kadın çıktı ve her şeyi alt üst etti.
Risk almayı seven Bel Canto, Nordik ülkelerin elektronik müziğinin şekillenmesinde önemli bir yere sahipti. Norveç deyince akla ilk gelen grup değillerdi belki, ancak günümüzdeki ‘butik elektronik grupların’ orijinal işler çıkarmasında fitili ateşleyenlerin başında yer alıyordu.
Eski Türk filmlerini sevenler hatırlar belki, Kızıl Vazo’yu? Hani kan davalı iki ailenin çocuklarının aşkına dayalı Hülya Koçyiğit ve Murat Soydan filmini? Ancak Muazzez Tahsin Berkant ve Kerime Nadir kıvamında sayarsanız sadece buna bakarak Peride Celal’i, haksızlıktır bu. Geliniz, bakınız, bilmediğinizi öğreniniz.
Kırmızı halılar serilsin, tüm spotlar yakılsın! Bu ay sayfalarımızdan ikisine, 70’ler ve 80’lere damgasını vuran, modern zamanlar klasikleri arasında önemli bir yeri olan efsane grup Queen konuk.
Tam 18 yıldır albümün a’sından bahsetmeyen The Sisters of Mercy, müzik endüstrisinin kalıplaşmış figürlerine karşı tek başına kararlı bir şekilde duruyor. Goth’un tanrısı ilan edilen Andrew Eldritch önderliğindeki The Sisters of Mercy’i yakından tanıyalım.
Amerikan Polisiyesinde bilinen ilk isim Dashiel Hammett’tır, öncesi İngilizlerin taklidi olarak bilinir çünkü. İkinci isim ise, her daim Hammett’i anan Raymond Chandler.
Renklerden söz ederken bile gizli bir hüzün varsa işin içinde, o işin altındaki imza başucumuzda duran Büyük Saat’in tıkırtısıdır, Kayayı Delen İncir’dir, Turgut Uyar’dır.
Barselona deyince akla gelen ilk sanatçılardan birisini, Joan Miro’yu sayfalarımıza taşıyoruz…