Dergimizin sayılarını yayınladığımız issuu.com sitesi Türkiye'de yasaklandı. Bir telif uğruna bütün bir hizmetin engellenmesini kınıyoruz. Bizi okumak için VPN'lerinizi açmayı unutmayın.

Sisters of Mercy

Ben tek siz hepiniz: Bir Eldritch projesi

Tam 18 yıldır albümün a’sından bahsetmeyen The Sisters of Mercy, müzik endüstrisinin kalıplaşmış figürlerine karşı tek başına kararlı bir şekilde duruyor. Goth’un tanrısı ilan edilen Andrew Eldritch önderliğindeki The Sisters of Mercy’i yakından tanıyalım. 

Adını Leonard Cohen’in bir parçasından alan The Sisters of Mercy, kanlı canlı bir davulcuya sahip olmamasına rağmen bol miktarda elemanın libero gibi girip çıktığı bir gruptur. Kavga ve gürültünün bir an olsun eksik olmadığı grupta Doktor Avalanche “bile” (çünkü kendisi bir davul programı) nasibini modelinin değiştirilmesiyle fazlasıyla almıştır. Birbirinin gırtlağına sarılmakta bir an olsun tereddüt etmeyen grup elemanlarından Sisters bayrağını günümüze taşıyan Andrew Eldritch olmuştur. ‘Siz hepiniz ben tek’ sloganını mahkeme salonlarında da hissettirmiş, inatçı karakterinin ödülünü hukuki yollardan almıştır. Bunca harala güreleden sonra geçinilmesinin zor olduğunu tahmin ettiğim Eldritch, Sisters markasını tek kişinin hüviyeti altına getirmiş ve Eldritch Projesi olarak insanların zihninde yer edinmiştir. Muhatap olduğu hemen hemen tüm mercilerle papaz olan Eldritch sırf idealleri uğruna uzun süre albüm çıkartmamıştır. Dolayısıyla ‘müzik benim hayatım’ gibi ölümcül bağlılıklar gösteren cümleler yerine ‘müzik de aynı resim, sinema, edebiyat gibi hayatın bir parçasıdır’ gibi cümleleri hayat tarzına daha fazla yedirmiştir. Müzisyen kimliğiyle tanınan Eldritch için yukarıdaki belirttiğim cümlenin özü (röportajlardan çıkardığım) yanlış anlaşılmamalıdır. Eldritch, hayatında müziğin önemsiz olduğunu anlatmaya çalışmıyor, sadece diğer hobilerinin de en az müzik kadar etkin olduğunu belirtmeye çalışıyor. Dolayısıyla uzun süre albüm çıkartmamasının nedenini müziği ciddiye almadığından değil de mükemmeliyetçi yapısından kaynaklandığını da belirtmekte fayda var. 

Bir Etikettir Gidiyor

Karakteri konusunda ipucu verdiğim Eldritch’in, tahmin edileceği üzere, gruba yapıştırılan etiketleri de itinayla reddettiğini anlamışsınızdır. Üstlerine yapışan ‘goth’ etiketi yerine ‘rock’ grubu olarak görülmeleri gerektiğinin altını çiziyor. Bu mütevazı yorumların ne kadar doğru olduğunun tartışılması gerekir. Karanlık kültüre aitmiş gibi gözüken grup, değişen dünya koşulları içerisinde (The Crow gibi kültleşen filmler ve gotik imajın ön plana çıktığı moda anlayışı) bahsedilen kültürün tanrıları olarak lanse edilmelerini sağladı. Dönemin ‘goth’ müziği içerisinde karanlık sıfatını en fazla hak eden grup, Mera Luna gibi bir gotik mabedinde başıçeken grup olarak çıkma konusunda tereddüt etmedi. Bütün bunlar doğrultusunda hala daha goth etiketini reddetmeleri de yüzlerde şaşkınlık ifadesi yaratmıyor değil. Eldritch’in ima ettiği etiketlendirme çılgınlığında bir korku filmi sinefili olarak ben, onlara en fazla yakışan sıfatın ‘korku kültürü entelektüelleri’ olduğunu düşünüyorum.

“Müziğin Değeri Nedir?” Sorusu 

Bu başlıkta ‘müzik nedir’ gibi varoluşsal söylevlerin üzerinde durmayacağım. Hem zaten bu tarz bir konu üzerinde derin analizler yapabilecek kapasitede görmüyorum kendimi. Asıl sorulması gereken soru şudur: Müziğin ötesinde olamayacak şeyler nelerdir? İşte bu hususta Eldrich devreye giriyor. Kural basit: Plak şirketleri, dinleyici grupları, sektör, medya organları vs. bütün bunlar müzik değerini aşamayan elementler. Müziğin içinde olmalarına karşın bu mercilerle işleri olmadıklarını düşünüyorlar. Amaçları süslenip püslenmiş paket müzik yerine ‘iyi’ müzik yapmak. Göstermiş oldukları kararlı yapıyı esas alırsak, grubun ticari kaygılarının sıfıra yakın olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilir miyiz? 

Medya ile araları nötrdür. TV’yi sloganların sıralandığı bir yayın organları olarak kullanmamışlardır. Ancak bu tavırlarını negatif bir yapının içinde düşünmemeliyiz (Kliplerini TV’de yayınlamışlardır orası ayrı). Örneğin Amerikan alternatif rock grubu The Replacements gibi anti-video bir tavır sergilememişlerdir. Hatta klip sayılarının, yaptıkları albüm sayılarına göre ne eksik ne fazla olduğunu da özellikle söylemeliyim. Özetlersem medyaya karşı tavırları şudur: Medyayı sallamamışlardır!

Yazının devamını dergide okumak için tıklayın! 

Internet üzerinden. Ücretsiz. 2006’dan bugüne aralıklarla, dönemler halinde çıktık. Yaratıcı ve kültürel ortamlardan etkinlikleri, sanatçıları, eserleri anlatan yazılar yazıyoruz. Yeni sayı çıkarmaya yakında devam edeceğiz. Buyrun!

Daha Fazla İçerik
Anka kuşu